13 Temmuz 2014 Pazar

İşverenin Kamburu: Yasal Zorunluluklar

İnsan Kaynakları çalışanın sesi, yönetimin iş ortağı. Yeni trendler doğrultusunda ağırlıklı olarak yetenekleri nasıl çekebiliriz, onları nasıl elimizde tutabiliriz, nasıl mutlu edebiliriz konuları üzerinde çalışıp duruyoruz. Mutlu çalışanlar elbette yüksek verim getiriyor ve şirkete katkıları büyüyor. Karşılıklı bir kazan-kazan durumu söz konusu aslında. Bundan iki taraf da oldukça memnun.

İK zaten çalışan mutluluğuna tüm zamanlardan çok daha fazla odaklanmışken, devletin getirmiş olduğu yasal yükümlülükler bir çeşit 'zorunlu memnuniyet' kavramı gibi dolanıyor etrafımızda. Genel olarak iş güvenliği önlemlerinden bahsetmiyorum. Özellikle son zamanlarda yaşanan olaylara da bakılacak olursa, iş güvenliği önlemlerinin ve denetimlerin gerekliliği konusunda hemfikiriz. Ancak bazı uygulamalar var ki işvereni gerçek anlamda bir çok şeyden uzak durma noktasına itiyor.

Geçtiğimiz yıllarda kabul edilen ancak işveren tepkileri yüzünden ertelenen kreş zorunluluğu tekrar gündemde. İşverenin sırtına çocuk bakımı için uygun yer bulma, masraflarını karşılama, annenin istediğinde gidip gelebilmesi için servis imkanı oluşturma yükümlülüğünü hiçbir devlet katkısı olmadan bindirirseniz ilerleyen dönemlerde kadın istihdamının yerlerde süründüğünü hep birlikte izleriz.

İş güvenliği kapsamında yapılan ortam ölçümleri nispeten mantıklı olsa da işe başlarken alınan sağlık raporları dışında belirli periyotlarda tüm personeller için yapılan kan, işitme testleri ve akciğer grafisi gibi sağlık taramaları da yine, özellikle dönüşüm hızı yüksek olan şirketler için ayrı bir külfet. Zaten herhangi bir rahatsızlıkları olduğunda danışabilecekleri iş yeri hekimleri tahsis edilmiş ve bu taramaları yaptırabilecekleri sigortaları da mevcutken sürekli işverene yeni zorunluluklar getirmek işvereni mevzuatlardaki açıkları kullanarak kaçma yoluna itebiliyor ya da daha efektif kullanılabilecek kaynakların harcanmasına yol açabiliyor. Bazı uygulamalar gerçekten sadece yapmak için yapılıyor.

               

Genel olarak bu uygulamalara bakıldığında hepsinin var olması aslında çok güzel; insana verilen değerin bir göstergesi gibi adeta. Ancak tüm sorumluluk ve yükün işverene bindirilmesini, devletin katkı sağlamayarak çıkaracağı bir kanunla uygulamada yaratacağı sıkıntıları dahi düşünmeden hareket etmesini uygun bulmuyorum. Bu tür yenilikler için öncelikle pilot uygulamalar getirilerek etkinliğin ölçülmesi ve devletin de destek fonu oluşturması gerekliliğinin olduğu kanaatindeyim.

Hem çalışanlar hem de işverenler için daha verimli uygulamaları ileride görebilmek dileği ile...